Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Birimimiz , Müslümanların azınlık olduğu bölgeler başta olmak üzere insan hakları ihlallerini takip etmek, raporlamak gerektiğinde hukuki süreçleri başlatmak amacıyla faaliyet göstermektedir.
MUHİK tarafından başta Diyanet İşleri Başkanlığımız olmak üzere ülkemizin kurum ve kuruluşlarının çalışma yürüttüğü tüm ülkelerde "Hak İhlalleri Gözlem ve Raporlama Ağı" geliştirilmektedir.
MUHİK tarafından, göç hadisesinin yerini kavrayabilmek, muhacirlerin haklarını duyurmak ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla 2022 yılı Hicri Yılbaşı olan 01 Muharrem 1444’te (30 Temmuz 2022) Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliği ile “Hicretin Yıl Dönümünde Hukuki ve Sosyolojik Yönleriyle Zorunlu Göç” başlıklı konferans düzenlenmiştir.
Konferansta, İslam hukuku alanında göç hadisesinin yerini kavrayabilmek, muhacirlerin haklarını duyurmak, İslam hukuku ile modern hukuk arasındaki yaklaşım farkını ortaya koyabilmek, Kur’an, Sünnet ile İslam fıkhına göre hicretin gerekçelerini kavrayabilmek ve en nihayetinde kamuoyu vicdanına dokunabilmek amacıyla düzenlenen konferansta üç farklı oturumda dokuz farklı sunum gerçekleştirildi.
Prof. Mehmet Ali Kirman’ın moderatörlüğünü üstlendiği konferansın ilk oturumunda, Aya Altawil, Miray Azaklı ve Necmettin Kızılkaya dini ve modern referanslarla zorunlu göçün temel kavramlarını ele aldı.
İkinci oturumun moderatörlüğünü ise Doç. Dr. Harun Bekiroğlu gerçekleştirdi. Dr. Mehmet Onur, Dr. İbrahim A. Salkını ve Dr. Ahmet Ekşi’nin yer aldığı oturumda İslam Hukuku Kaynakları referansı ile zorunlu göç başlığı tartışıldı.
“Türk-İslam Kültüründe Göç ve Uyum” başlıklı üçüncü ve son oturumda ise; Doç. Dr. Salih Aydemir, Dr. Levent Ersin Orallı ve Dr. Gökçe Ok katılımcılara hitap etti.
Oturumun moderatörlüğünü ise Av. Mehmet Savaş Polat gerçekleştirdi.
Bugün Filistin topraklarında büyük bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
Siyonist rejimin 1948 yılında kurulmasından itibaren başlayan katliam, sürgün ve esaret taktikleri, bir halkı yok eden soykırıma dönüşmüş durumdadır.
1967 yılından sonra başlayan ikinci işgalle Kudüs dâhil tüm toprakları İsrail kontrolüne giren Filistin coğrafyası 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren tarihte eşi görülmemiş insanlık dışı saldırılar sonucunda halkının ve toprağının değil aynı zamanda bütün kutsal değerlerinin tehdit edildiği varoluşsal bir döneme girmiş durumdadır.
Konu ilgili Uluslararası Hukuk ve İnsan hakları ofisimiz tarafından hazırlanan Filistin Raporunun Pdf halini indirmek için tıklayınız.